“Yeniliklere kolayca adapte olarak duruma uyum sağlayabiliyoruz.”
Dünya ekonomisinde içe kapalılık, olumsuz tablonun çok daha uzun süre devam etmesine neden olacaktır.
Bu açıdan Türkiye şanslı bir ülke.
Ülkemizin krizlere karşı bağışıklık kazanmasının da sakinlik ortamı üzerinde etkili olduğunu düşünüyorum.
Bugüne kadar yaşadığımız tüm krizleri atlatmış hatta bu süreçlerin bazılarından büyüyerek çıkmış olmamız,
bu belirsizlik ortamında da pozitif kalmamızı kolaylaştırıyor.
Yine genç nüfusumuzun yoğun oluşu sayesinde yeniliklere kolayca adapte olarak duruma uyum sağlayabiliyoruz.
Girişim konusunda da Türkiye çok açık bir ülke.
Mevcut bir gelişmeye karşı çok hızlı reaksiyon gösterebiliyoruz.
Eğitim alanında doğru reformları yapmayı başardığımızda genç dimağların ülkemize çok daha fazla katkıda
bulunacağına inancım tam.
“Dünyada şekillenen yeni düzeni doğru okumalıyız.”
Yıllardır hukuk, ekonomi ve eğitim gibi temel alanlarda yapılması gereken reformların sürekli ertelenmesi,
ülkemizin hala gelişmekte olan ülkeler arasında anılmasına neden oluyor. Eğer kriz ortamını iyi değerlendirerek
gerekli reformları gerçekleştirmeyi başarırsak bu süreçten güçlenerek çıkma ihtimalimiz çok yüksek.
Güçlü olduğumuz yönlerimizi iyi analiz etmeli, zayıf yönlerimizi güçlendirmek için ihtiyaç duyduğumuz
reformları tespit ederek bu doğrultuda kendimizi geliştirmeliyiz. Ülkemiz genç nüfus, stratejik konum,
doğal kaynaklar, sanayi gücü gibi birçok alanda dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer alıyor.
Eğer dünyada şekillenen yeni düzeni doğru okumayı başarırsak gelişmiş ülkeler arasında anılmamız yolunda bir
engelimiz kalmamış olacak.
“Sanayicilerimiz dünyayla yarışabilecek güce ve vizyona sahip.”
Ülke ekonomimiz dinamik bir yapı üzerine kurulu, üretim yeteneğimiz ve iş gücümüz ekonomi devi ülkelerle
rekabet edebilecek seviyede. Sanayicilerimiz ise ortaya çıkardıkları ürünlerle dünyayla yarışabilecek güce ve
vizyona sahip olduklarını kanıtlıyor. Üretmediğiniz sürece dışarıya bağımlılığınız artar, krizler karşısındaki
dayanıklılığınız azalır. Dışa bağımlılığı azaltmak adına atılması gereken adımların doğru hesaplanıp gerekli
girişimlerin hayata geçirilmesi gerekiyor. Üretim ve ihracat bizlerin çıkış noktası. Sahip olduğumuz avantajları
doğru pazarlara yönelerek kullanırsak krizden güçlenerek çıkmayı başarabiliriz. Özellikle katma değeri yüksek
ürünlerin ihracatına ağırlık vererek ülke ekonomimiz üzerinde hızlı bir iyileşme sağlayabiliriz.
“Üretim kapasitemizin yüksek oluşu ve hızımız birçok ülkenin önüne geçmemizi sağlıyor.”
Dünyadaki dengeleri iyi izleyerek doğru pozisyon almak ihracat gücümüz üzerinde etkili olacaktır.
Şu an dünyada Çin’e karşı genel bir kapalılık hali mevcut, özellikle Amerika’nın uyguladığı kısıtlamalar
Türkiye için önemli fırsatlar yaratabilir. Genç nüfusumuzun çokluğu sayesinde üretim kapasitemizin yüksek oluşu
ve hızımız birçok ülkenin önüne geçmemizi sağlıyor. Fiyat konusunda Çin’le rekabet edemesek de
Avrupa ülkelerine göre çok daha uygun fiyata ürün sunabiliyoruz. Amerika’nın yanı sıra henüz ihracat
yapmadığımız birçok önemli pazar var. Bu pazarlara açılmayı ve sanayideki gücümüzü göstermeyi başarabilirsek
gelecek.